Kırmızı Ojeli Kadın

Beni Asla Bırakma         Geçenlerde Taksim'deydim, yeni açılan YKY Kitabevi 'ne de bakayım dedim. Kitabevi oldukça güzel olmuş, yenilemeleri süper bir fikirmiş gerçekten. Görüntüsü iç açıyor ve kitap dizilimi daha çok dikkat çekiyor. Kitaplara göz atarken Kazuo Ishiguro dikkatimi çekti. Belki biliyorsunuzdur kendisi bu yılın Nobel Edebiyat ödülünü kazanan yazarı. Hakkında da Ekşi Sözlük'te falan gayet güzel şeyler okudum fakat henüz bir kitabını alıp okuma fırsatım olmamıştı. Ve kitaplarının arasında en göze çarpan da tabii ki harika kapak tasarımıyla ve etkileyici ismiyle " Beni Asla Bırakma " oldu. Kapak tasarımını yapan, bunun için uğraşan kişiye gerçekten kocaman bir tebrik yolluyorum çünkü kapağına tutuldum resmen. Çok derin, çok anlamlı bir kapak hazırlanmış. Normalde yeni bir yazara başlarken çok korkarım diline alışamamaktan, tarzını sevememekten fakat bu kitabı biraz incelerken, biraz da satırlarını okurken almaya karar verdim.       ...

Berlin'lendiniz!         Erasmus'umun son günlerinde arkadaşımın biriyle günübirlik bir Berlin gezisi yapalım dedik. Sabah erken saatte otobüse binip akşam da yakın yerleri gezip dönecektik. Şansımıza bileti de bulduk, çantamızı hazırladık yola koyulduk. Yaklaşık 5 saatlik bir yolculuğun sonunda Berlin'e varmıştık. Otobüs durağı şehrin biraz dışında olduğu için metro sistemini çözmemiz biraz zaman aldı çünkü şehir merkezine gitmemiz gerekiyordu. Görevlilere sora sora öğrendik ve şehir merkezinde indik. Fark ettik ki birçok anıt, saray birbirlerine yakın. Önce Reichstag denilen Parlamento binasına gittik. Reichstag tam da şehrin merkezinde sayılmaz, biraz merkezin dışında kalıyor bence. Parlamento'yu görmek isteyen başka turistler de vardı, onlara hak verdim çünkü çok görkemli görünüyordu. Anladığım kadarıyla bizim meşhur Merkel'ciğimiz orada oluyormuş. Bir selam verdik uzaktan ve etrafında çok da dolanmadan diğer anıtlara doğru yol aldık. Reichstag, Par...

KADININ ADI YOK! Kadının Adı Yok, Duygu Asena'nın yazdığı ve ilk basımını 1987 yılında yaptığı kitap. Duygu Asena'nın ilk romanı. Kitap genel olarak kadınların günlük hayatlarında, eğitimde, işte veya aile hayatlarında karşılaştıkları sorunlardan bahsediyor. Kitabın 1988'de filmi de çekilmiş. Ben henüz izlemedim ama izlenecekler listeme kesinlikle ekledim, siz de merak ederseniz mutlaka izleyin.         Küçük yaşlardan itibaren eşitsizlikle, dışlanmışlıkla büyütülüyoruz toplum tarafından. Belli bir kalıplara sokuluyoruz. Erkek çocuklarına reva görülen şeyler kız çocukları için birer yasak haline geliyor. Genç yaşlardaki bir erkek çocuğu gece 11'de eve gelince aile reisi hiçbir şey söylemezken aynı yaşlardaki kız çocuklarının akşam ezanında evde olması bekleniyor. Akşam ezanını biraz geçince ise ya bağırılıyor çağırılıyor ya da binbir surat yapılarak o gün o insana zehir ediliyor. Erkek çocukları bakkala, markete, çarşıya, sokağa hiçbir zorluk çekmeden gidebiliyo...

Güzel İtalya!         Şu dünyada görülecekler listemin en başlarında İtalya vardı ve minik bir şehrini görüp geçiştirmek veya huzursuz bir geziyle hatırlamak asla istemedim. Uzun bir süre lise arkadaşlarımla ayarlamalar yaptık ve aralarından biri vize çıkartıp bu harika İtalya gezisi için gelebildi! Bu yazımda da size İtalya'da geçirdiğim yaklaşık 7 günden ve gördüğüm 4 şehrinden bahsedeceğim.         İlk durağımız tabii ki Roma'ydı. gece boyunca hiç uyumamış olsam bile uçaktan iner inmez sıcak havayla karşılaşmak bütün enerjimi yerine getirdi. Zaten İtalya'da enerjisiz kalmak imkansız gibi bir şey, insanların kendi enerjisi bile sizi fullemeye yetebiliyor.         Tarihi eserlerin birçoğu Roma'da ve Roma'da ulaşım çok kolay. A ve B metrosu var, bildiğim kadarıyla Kolezyum hariç tüm gezilecek tarihi eserler A metrosunda yer alıyor. Metro duraklarının altında hangi durakta neyin olduğu da yazıyor. Oldukça kolay bir ş...

Biraz Almanya (Düsseldorf-Köln)         Sınavlarım başlamadan önce hava da hazır açmışken Almanya'dan da birkaç şehir görmek istedim. Düsseldorf'ta akrabalarım, Köln'de de üniversiteden sınıf arkadaşım olduğu için bunu ayarlayabilmek çok kolay oldu. Üstelik 1 mayıs nedeniyle de 4 günlük bir tatilim vardı. Ben de tutmadım kendimi, saldım gezmelere! Düsseldorf şehir merkezinden bir görüntü.         Evden çıkınca kuzenim önce beni şehir merkezinde ve nehir kenarında biraz gezdirdikten sonra gözlem kulesine götürdü. Asansörle çok yükseklere çıktıktan sonra (maalesef katını hatırlayamıyorum) karşınıza uçsuz bucaksız bir manzara çıkıyor. İlerledikçe Düsseldorf'un farklı yerlerini görüyorsunuz. Yerli ve yabancı turistler o manzarayla bol bol fotoğraf çektiriyor. Aynı Galata Kulesi'nde olduğu gibi. Düsseldorf'taki Rheinturm Gözlem Kulesinden görüntü.         Oradan çıktıktan sonra nehir kenarının oradan geçip ş...

 BRATISLAVA         Geçtiğimiz günlerde Slovakya'nın başkenti Bratislava 'yı, Çek Cumhuriyeti'ne yakın olduğu için günübirlik bir planla gezip görmeye karar verdik. Avrupa'da her gün tren seferleri olduğu için yakın ülkelere ulaşım çok kolay. 3.5 saatte inmiştik trenden, düşünün. İstanbul- Ankara hattı falan gibi fakat bildiğiniz ülke değiştiriyorsunuz gayet rahat bir şekilde. Para biriminiz, diliniz, belki de saat farkınız değişiyor. Üstelik ülkeler arası trenlerde pasaport kontrolü bile çok nadir yapılıyor. Ne kadar rahat değil mi?                                                                                                         Şehir merkezindeki heykeller     ...

   Ne Güzelsin Viyana !         Erasmus'un en güzel yanlarından biri de Schengen vizenizin olması sanırım. Dilediğiniz gibi Schengen geçerli olan ülkelere girebiliyorsunuz. Biz de geçtiğimiz haftasonu atladık Viyana 'ya gittik. Viyana , Çek Cumhuriyeti'ne hem yakın hem de trenle ulaşılabilirliği açısından gayet avantajlı. Çek'te birçok şehirden direkt trenle bile gidebiliyorsunuz. Schönbrunn Sarayı          İlk başta dikkatimi çeken şey Viyana 'da Çek'tekinin nerdeyse yarısı kadar wifi noktası bulabildiğimiz oldu. İndiğiniz anda gideceğiniz yerlere internet aracılığıyla varmayı düşünüyorsanız en baştan gideceğiniz yerleri bulmakta fayda var. Çünkü burası wifi konusunda pek cömert davranmıyor. Onun dışında, şehirde ayrı bir enerji vardı. En azından bir Avrupa kentine göre gayet kalabalıktı. Goteborg'u hatırlıyorum da, Viyana onun yanında oldukça enerjik görünüyor. Üstelik şehirde gerçekten çok Türk var. Kolayımıza...

SARAH JIO Kitapla ilgili blogları, sosyal medya sayfalarını, eleştiri yazılarını takip eden herkes en azından bir kere Sarah Jio ismini duymuştur. Bir kez bile olsa kitabını eline almışsınızdır, okumuş da olabilirsiniz. Hatta çok satanlar listesinden düşmediği için okumamakta diretmiş de olabilirsiniz. Mantıklı çabanızı anlıyorum, ben de özellikle konusu aşk olan “çerezlik” tabir edilen, okuduktan sonra akılda bir şey bırakmayan kitaplardan hoşlanmam; fakat Sarah Jio çok farklı bir şey! Klasik aşk romanları gibi iki kişi birbirine âşık olup, kötü karakteri alt edip ardından hemencecik birbirine kavuşmuyor Jio ’nun kitaplarında. Birçok şey yaşanıyor ve orada olması gereken doğru şeylere yapılan vurgu, verilen arka plan bilgisi, karakter analizleri güzel işleniyor. Kitaplarına bir kez başladığınızda alışkanlık yapıyor, bırakamıyorsunuz. Misal ben, evde 8 kitabını da barındırıyorum, birçoğunu okudum diğerleri de okunacaklar listemde. Bu kadar bahsetmişken size...

Geç Kalmamak Marifet         Şubat ayından sonra Türkiye'de olmayacağım için ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin oyunlarını da gerçekten çok sevdiğimden dolayı bugünü değerlendirip arkadaşımla tiyatroya gitmeye karar verdik. Yakınlarda olsun, konusu iyi olsun derken Geç Kalanlar' da karar kıldık. Havanın soğukluğuna, Taksim 'deki serseri tiplere falan aldırmadan sanatın kollarına koştuk. İBB'nin daha önce 2 tiyatrosunu izledim (az bir sayı, farkındayım...) fakat izlediğim hiçbir oyunundan pişman olmadım. Gerek kaliteli kadrosu, gerek arka plan dekorları, gerek arasıra giren müzikler hepsi harikaydı. Bugün de aslında bunun güvencesi vardı içimde. Tiyatrodan çıkarken tatmin olacağımı tahmin edebiliyordum.          Çok fazla spoiler verip heyecanınızı köreltmek istemem; o yüzden genel bir bakışla vereceğim konusunu. Oyun 4 kişiden oluşuyor. Bir adam, bir kadın(evliler), kadının annesi ve gizemli yaşlı bir kadın. Çift 3 yıldır evli...

  Modern Bir Ülke: İsveç         İskandinavya'nın belki de en gelişmiş ülkesi İsveç . Birçoğumuzun aklında yaşam kalitesinin yüksekliği ve kişi başına düşen milli gelirin bolluğuyla kalır. Onun haricinde İsveç 'in doğal güzellikleri, mimarisi ve modernliği de ele alınmalı. Biz lisedeyken yabancı dil sınıfı olarak Comenius Projesi'yle  Göteborg 'a gitmiştik. Orada bir hafta kadar kaldık ve projenin İsveç ayağını en iyi şekilde gerçekleştirmek için elimizden geleni yaptık. Ama aynı zamanda gözlemledik de. Kendi adıma konuşayım; insanların davranışlarını, yaşayışlarını, şehrin yapısını, şehrin enerjisini gözlemlemeye çalıştım.           Orada ilk gözlemlediğim şey şehrin çok sessiz ve mimarisinin çok düzgün olduğuydu.  Üstelik hiç kalabalık değildi. Gündüz olmasına rağmen sokakta insanlar çok yoktu. Türkiye'de biz buna alışık değiliz, akşam 9'da, 10'da bile insanlar vardır sokaklarda, fakat Göteborg 'da saat 6'dan so...

                                                              ÇÖL ÇİÇEĞİ         "Bacaklarımızın arasındaki şey temiz değildir ve alınması gerekir"  Birleşmiş Milletler verilerine göre her gün 6000 kadın sünnet ediliyor. Genelde Müslüman toplumlarda görülmesine rağmen böyle bir şey Kuran'da da yer almıyor. Peki neden yapılıyor?                Çöl Çiçeği 2009 yılında çıkan bir film, IMDB puanı ise 7.4 . Filmde Waris Dirie'nin yetişkin halini Liya Kebede, çocukluk halini ise Soraya Omar-Scego oynuyor. 3 yaşında sünnet edilen Waris, 13 yaşında evlendirileceğini anladığında ertesi gün kaçıyor, yürüyerek ninesinin evine varıyor. Oradan Londra'ya, Somali Başkonsolosluğu'na temizlikçi olarak çalışmaya gidiyor. Somali darbesinden sonra işinden olan genç kız daha sonra...